15 Ağustos 2011 Pazartesi

Ergene Nehri'nin Kaynarca'daki kaynağı içilecek kadar temiz. Sonrasında zehirli atıkların karıştığı nehir ölüyor ve öldürüyor.



Türkiye’nin en önemli nehirlerinden biri olan Ergene’den zehir akıyor. İrili ufaklı yaklaşık 5 bin fabrikanın atıkları, bir zamanlar köylülerin su içtiği, balıkların yaşadığı, insanların yüzdüğü, nehri zehir kanalı haline getirdi. Yıldız Dağları’nın eteklerinden doğan Ergene’yi Çerkezköy ve Çorlu’daki fabrikaların ağır sanayi atıkları öldürüyor. Ergene, Uzunköprü’den sonra ise bu kez ölüm saçmaya başlıyor. Bilinçsiz ve çaresiz pek çok çiftçi bu zehirli sıvıyı sulama suyu olarak kullanılıyor. Ağır metal atıklarının yoğun olarak görüldüğü zehir kanalının sulama suyu olarak kullanılması hem bölge hem de Türkiye açısından büyük bir tehlike demek! Çünkü bu havzadan yetişen buğday, ayçiçeği, şekerpancarı,mısır, çeltik, kabak çekirdeği, domates, salatalık, marul, karpuz gibi birçok sebzeyi bütün Türkiye tüketiyor. Resmi rakamlara göre ayçiçeği üretiminin yüzde 63’ü, pirinç üretiminin yüzde 44’ü, buğday üretimin yüzde 9’u bu topraklarda gerçekleştiriliyor.

1- Doğduğu yerden su içiliyor
Kaynarca Deresi, Ergene Nehri’ni oluşturan onlarca kaynaktan biri. Kırklareli’nin şirin beldesi Kaynarca’da yaşayan insanlar için bu dere hayat kaynağı. Kaynarcalılar, hem içme sularını hem de sulama sularını bu dereden karşılıyor. Kaynarca’nın ortasındaki ‘Beş Çeşme’nin suyu bölgede epey meşhur. ‘Beş Çeşme’den aldığımız suyun laboratuvarda yaptırdığımız analizler temiz çıktı. Kaynarca Deresi, çocukların da serinleme yeri. Sadece çocuklar değil, genci yaşlısı derenin buz gibi sularında serinliyor. Tabii ördekler de öyle…

2- Çorlu’da atıklar karışıyor
Ergene’nin rengi Çerkezköy’de kararmaya başlıyor, Çorlu’dan sonra kapkara oluyor, iğrenç koku yayıyor. Fabrikaların atıkları yüzünden Muratlı ve Lüleburgaz’dan sonraysa zehir yatağı na dönüşüyor. Karamusul’dan aldığımız suda yoğun olarak kurşun, civa, kadmiyum, kobalt, bakır gibi ağır metaller ve arsenik çıktı. Fosforlu-azotlu bileşiklerle solvent, asit alkali ve boya gibi kimyasallara rastlanıyor. Şiddetli yağmurlardala nehir taşıyor ve verimli araziler zehirli suyla kaplanıyor. Sular çekilince kimyasallar toprakta kalıyor.

3- Verimli toprağa zehir akıyor
Ergene, doğduğu yerden yaklaşık 150 kilometre sonra öldürmeye Uzunköprü’de başlıyor. Çerkezköy, Çorlu ve Lüleburgaz’daki fabrikalarının atıkları bu ilçede birleşiyor. Zehirli su, Trakya’nın en verimli toprakları olan Uzunköprü’nün uçsuz bucaksız vadisini suluyor. Çeltiklerin sulandığı nehirden aldığımız sıvı analizlerinde içinde kurşun, civa, nikel, kadmiyum, kobalt, bakır, antimon ve arsenik ağır metaller çıkıyor. Zehirli suyla tarlalar sulanıyor. Meriç’le birleşip Ege Denizi’ne dökülen zehir, deniz ürünleriyle insana geçiyor.

Analiz sonuçları felaket
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz’a göre analiz sonuçları tam bir felaket. Çünkü Prof. Dr. Yorulmaz, “Bu zehirler yetiştirilen bitkiler aracılığıyla kademe kademe insanlara kadar ulaşmakta ve kanser, inme, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği gibi çok ciddi hastalıklarda artışa neden olmaktadır.” Diyor. Yorulmaz, araştırmalara göre bu bölgede kanser sıklığının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu söylüyor.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1059916&CategoryID=77

14 Ağustos 2011 Pazar

Yalova da kurulmakta olan VOPAK, AKSAdan, termik santralden daha tehlikelidir.

http://www.ucuncugozgazetesi.com/haber.php?haber_id=322

Taraftarlar'dan 'Vopak'a hayır' yürüyüşü

SÜHEYLA GÖZDERELİLER - YALOVA / DHA14 Ağustos 2011
Yalova'nın Çiftlikköy İlçesi'ne bağlı Taşköprü Beldesi'nde Hollandalı firma Vopak tarafından yapılması planlanan kimyasal depolama tesisi için bir tepki de Yalova'da oturan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Yalovaspor taraftarlarından geldi.
Uğur Mumcu Kültür Merkezi önünde ilk olarak Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftar dernekleri bir araya geldi. Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Samet Baykara, Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Nedim Güven ve Galatasaraylılar Derneği Başkanı İlhan Gökkılıç önderliğinde 3 büyüklerin taraftarları, elele vererek, 'Çocuklarımızın Geleceğini Zehirletmeyeceğiz' pankartı açtı.
Açıklama yapan Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Samet Baykara, 3 ezeli rakip, 3 ebedi dost camianın Yalova'daki temsilcileri olarak spor ve futbol dışı gündemle toplandıklarını belirterek, kurulması planlanan Vopak'ın sadece Yalova için değil tüm Marmara Bölgesi'ni ilgilendiren konu olduğunu söyledi. Zehirli atıkların Yalova'da depolanmasını istemediklerini kaydeden Baykara, şöyle dedi:
"Zehirlenmek istemiyoruz. Taşköprü'de depolanacak atıklar, dünyanın en büyük ve en tehlikeli kimyasal atıklarıdır. Burada depolanacak atıklar altından geçen aktif fayın kırılması veya herhangi bir sebeple patlaması halinde Marmara Bölgesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. 30 dönüm üzerine 150'den fazla depolama tankı yapılacak ve bu tanklara denizden ulaşım için bin metreye yakın iskele kurulacak. Türkiye'ye üçüncü dünya ülkesi muamelesi yapılırcasına Hollanda, Fransa, Kanada ve birçok ülkenin kendi sınırları içinde istemediği pislikler gemilere yüklenip Türkiye'deki çöplüğe gönderilecek. Böyle bir tesisin kurulmasına izin vermeyeceğiz."
Daha sonra 3 büyüklerin taraftar derneği başkanları, Gazipaşa Caddesi'nde kol kola girerek yürüdü. Ardından 3 başkan ve beraberindekiler, Cumhuriyet Meydanı'nda Yalovaspor taraftarlarının düzenlediği 'Vopak'a Hayır' etkinliğine katıldı. Burada 4 takımın taraftarları hep bir ağızdan ellerindeki pankartlarla kurulması planlanan kimyasal depolama tesisine slogan atarak karşı çıktılar. Etkinliğe yaklaşık 300 kişi katıldı.
 http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18488360.asp?gid=362

Gebze Gazetesi ; Köylerin Sorunları ve Çözüm Önerileri

Köylerin Sorunları ve Çözüm Önerileri
1. Kocaeli bölgesi ve Köyler’de  500 yıllık tarihi mezarlıklar çok perişan ,sahipsiz ve definecilerin işkalinde. Tarihi mezarlıklar tesbit edilip,valilik  özel idare,   orman müdürlüğü, ve Büyükşehir  belediyesi tarafından temizletilerek  sahip çıkılip, Jandarmada definecileri  sıkı takip edebilir.
2.  Kocaeli  Köylerin’de yaşayan  koyun sürüleri  sahipleri   bazı Organize sanayi bölgeleri, taş ocakları, ve  bazı  resmi ve özel kurumların  baskısı altında bulunmakta.  Devlet ve hükümet  hayvancılığı  teşvik ederken  Kocaeli ve Gebze bölgesi köylerinde  hayvancılığın yok alması önlenmeli ve  Koyun sürüsü sahipleri  teşvik edilmeli.
  3. Kocaeli ve Gebze bölgesinde   Başta  Koyun sürüsü sahipleri  olmak  üzere  köylülerin çeşitli  nedenlerle  Orman idaresi’nin mahkemeye vermesi ile köylüler    büyük sıkıntı içinde. Valilik olarak   orman idaresi ile  bir çalışma  yapılıp   köylerde   mera bölgeleri  ihdas edilerek koyun  sürüleri  sahiplerine  sahip çıkılarak  hayvancılık ve köylülerin   desteklenip yaşatılması için  özel bir çalışma yapılmalı.
* Kocaeli’de Yöğrük Kültürü Yaşatılmalı.
4. Gebze Sığırlık merasında  600 yıldan beri Yöğrükler  çadırlarda hayvancılık yapmaktadır.  Yakın bir geçmiş’de  Sığırlık merasında  60  yöğrük çadırı bulunmaktaydı.  Sığırlık merasında bugün sadece  10  yüğrük  çadır kalmış.Yöğrükler   bu bölgeden  çam  fidan dikimi yapacağı için Orman  müdürlüğü  tarafından  çıkartılmak isteniyor. Bu tarihi  yöğrük  Kültürü   sığırlık   bölgesinde   yaşatılmalı.  Sığırlık merasında   çadırlarda  hayvancılık  yapan yöğrükler   tarih ve kültür mirası olarak Devet tarafından  koruma altına alınıp yaşatılmalı.. 
*Köy kültürü yaşatılıp  gençlere sevdirilmeli.
5.  Manav köyleri ve Manav kültürünü araştırmak için 700 yıl önce kurulan , İzmit, Kandıra, Derince,Körfez, Dilovası, Gebze’deki  Manav   köylerinde bilimsel araştırma  yapılmalı. Köy hayatı yeniden canlandırılıp  köy kültürü yaşatılmalı. Şehir merkezlerinde  okuyan  İlk öğretim okulu öğrencilerine köy hayatını öğretmek ve sevdirmek için il  milli eğitim  müdürlüğü  tarafından köy gezileri düzenlenmeli.Köylerdeki tarihi eserler, konaklar, çınar ağaçları, çeşme ve   tarihi değere sahip  eşyalar koruma  altına alınmalı. 
   Evet sonuç olarak biz gazeteci ve televizyon  belgeselcilik görevimizi yerine getirdik. Bundan sonra bu sorunların çözümü için ilgili  ve yetkililerden cevap bekleyeceğiz. Cumuhurbaşkanı, Başbakan ve milletvekillerinden  Alacağımız cevabı sizlere  bu köşede paylaşacağız.-http://www.gebzegazetesi.com/yazar.asp?yaziID=10702

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Yalova Vopak'a Karşı Kocaeli İnsan Hakları Parkında Basın Açıklaması;Türkiye Avrupa’nın kimyasal zehirli atık çöplüğü olmayacak.

Türkiye Avrupa’nın kimyasal zehirli atık çöplüğü olmayacak.

Değerli halkımız ve basın mensupları.Uluslararası Sermaye Marmara bölgesini dünyanın en büyük fabrikalar şehrine dönüştürmeye çalışmaktadır.Yalova şehrimizin, Taşköprü girişinde bulunan ve yıllardır çalışmayan Yalova Elyaf fabrikasının bulunduğu alana dünyanın en büyük kimyasal atık madde depolama tesislerini kurmak için müracaat etmişlerdir.Dünyanın çeşitli ülkelerinden getirecekleri tehlikeli kimyasal atıkları, kuracakları 150 adet depolama tankı ile önce depolayıp sonra imha ederek, bölgemizi insan sağlığı ve can güvenliği açısından büyük risk taşır hale getireceklerdir.

Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri tehlikeli kimyasal atıklarını Avrupa’dan uzakta bertaraf etmek için yakın olması sebebiyle en uygun ülke olarak Türkiye’yi görmüşlerdir.Bu imha işleminin Türkiye’de gerçekleştirilebilmesi için ROYAL VOPAK firması senelerden beri çalışma yapmakta ve gerekli izinleri almaya çalışmaktadır.

Depolama tesisini 26 dönüm arazi üzerine kuracaklarını belirten firma temsilcileri, tesisi 300 milyon Euro’ya  mal olacağını ve tesislerde 80 kişiye iş imkânı sağlanacağını öne sürerek, yaratacağı katma değerden bahsedip, halkımızı kandırmaya çalışmaktadırlar. Bu kurulacak fabrikada 710 bin ton veyahut 710 bin metreküp kimyasal depolanacak. Tesis olarak seçilen yer, tam fay hattının üstünde bulunmaktadır. Depolanacak olan bu kimyasalların içinde patlayıcı ve yanıcı madde bulunmaktadır. Kurulacak tesisin hemen yanında askeri bir eğitim tesisi vardır.Eğitim yapan genç pilot adaylarının  uçağının düşmesi halinde meydana gelecek en ufak patlama bile tüm Marmara’yı tehdit edecek boyutta olacaktır.

Beklenen Marmara depreminde, bu tesislerin zarar görmesi ve bu tehlikeli kimyasal atıkların Marmara denizine dökülmesi ile tam bir çevre felaketi yaşanacaktır.Bu tesisten dolayı,  toprağımızın, denizimizin, havamızın kirleneceği ve yaşam şartlarımızın tehlikeye gireceği kesin bir şekilde ortadadır.

Denizin içine yapılması planlanan 750 metrelik iskele Marmara denizindeki gemi trafiği artıracak, atıklarını denize bırakıp , su altı ve su üstü yaşamını kötü bir şekilde etkileyecektir.Bu depolama tesisine, deniz yolu ile tankerlerle getirilen kimyasal atıklar, boşaltıldıktan sonra, gemilerin yıkanması nasıl ve nerede yapılacaktır?.Temizlik anında çıkan kimyasal atık bulanmış sular nereye dökülecektir?, gemilerin içinde kalan kimyasal su atıkları nereye boşaltılacaktır ?

Bu kimyasal atık depolama tesisi tamamen Marmara denizi ile iç içe olacaktır ve çevreyi yaşanmaz hale getirecektir.Avrupalı gelişmiş ülkeler kendi pisliklerini kendi ülkelerinde depolasınlar. Türkiye’mizin, Marmara’mızın, Körfezimizin, Avrupalı gelişmiş ülkelerin kimyasal atıkları ile kirletilmesine asla izin vermeyeceğiz.Bu tesisin kurulması halinde YALOVA, KOCAELİ, İSTANBUL çevresi havadan, karadan ve denizden çok büyük bir, çevre felaketine açık hale gelecektir.

Biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda sağlıklı bir yaşam sürmek istiyoruz. Bu topraklar bizim yaşam alanımızdır. Bizler insan hakları savunucuları olarak, var olduğumuz sürece sermaye çevreleri rahat hareket edemeyeceklerdir.Bu işin takipçisiyiz, bu konuda Kocaeli’nde yapılan ilk açıklama oldu.Fakat bu niyetlerinden vaz geçmezlerse, iyi bilsinler ki ardından daha bir çok açıklama ve tepki gelecektir.Birilerinin para kazanmak için bizim sağlığımızla ve yaşamımızla oynamasına susmayacağız, halkımızı bilinçlendirmeye ve bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz.

İDEBİR
İnsani Değerlerleri  Birleştirme ve Yükseltme Derneği
 Üyesi Behlül Metin

12 Ağustos 2011 Cuma

TEPKİ BÜYÜYOR

http://www.mansetkocaeli.com/manset/poscoya-tepkiler-buyuyor-4702.html

GELECEĞİMİZ İÇİN, KOCAELİ’NİN YAŞANABİLİR BİR SANAYİ KENTİ OLMASI İÇİN!


Yaklaşık sekiz ay önce;
Kentleşme ve çevre odaklı sorunlar ile boğuşan kentimizin sanayiye verecek toprağının kalmadığını ifade etmiş ve “bu kentin geleceğini planlama ve uygulama yetkisine sahip olan yöneticilerin, sorumlu kurum ve kuruluşların, kentin mevcut sorunlarını ve bu kentin yaşayanlarının görüşlerini yok sayan anlayışlarını sürdürmek gibi bir tavır içerisinde olmadıklarına inanmak istiyoruz.” demiş ve sanayi kenti Kocaeli’nin artık yeni bir sanayi politikası izlemesi gerektiğini tekrar tekrar hatırlatmaya çalışmıştık. Ancak, sesimizi duyan olmadı!
Bu defa,  “sanayi kenti Kocaeli’ni yaşanabilir kılmak için” yazılı bilgi, belge ve görüşler ile kente katkı sunmayı hedefledik ve aylar süren bilimsel destekli çalışmalar ile, kenti; sanayi, nüfus, yoğunluk, planlama, yapılaşma, mevzuat, arz-talep, istihdam, ekonomi gibi kriterler ile yeniden masaya yatırdık ve oluşan sonuç rapor ile haklı olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu çalışmanın en çarpıcı tablosu nüfus ve yüzölçümü kriterleri olmuştur.
·  Ülkemizde nüfus yoğunluğu ortalaması, kilometrekareye 96 kişidir. Yüz ölçümü en küçük sanayi kenti olan Kocaeli’de 432 kişidir ve bu sayı planlama öngörülerinin gerçekleşmesi halinde 2023 yılında 1100 kişi olacaktır.
·  Toplam OSB alanları açısından, Kocaeli yine en küçük yüzölçümünde, en çok OSB alanına sahip kenttir.
Kısaca, Kocaeli’nin diğer kentlere oranla az olan topraklarına nüfus ve sanayi yığılmıştır. Bu yığılmayı planlama ile açıklamak mümkün değildir. Sanayinin her artışında kent göç alacak, bu yığılma artacak ve sonuçta ne tarım, ne yeşil alan, ne de insanca yaşam alanı kalmayacaktır.


İzmit Körfezi kıyılarındaki yatırımlar, portlar, dolgular, orman alanlarındaki taş ocakları, tarım alanlarının yok oluşu-sanayiye dönüşümü, yanlış planlanan-plansız OSB alanları, sürekli büyümeye çalışan, teknolojilerini rehabilite etmeyen sanayi tesisleri, Avrupa’nın en büyük depolama tesislerinin İzmit Kördezi’ne yerleşme isteği…  Kente dair hızla gelişen ve bizim sorun olarak adlandırdığımız ardı sıra gelen yatırım talepleri giderek çoğalmaktadır. Bu süreçte, çok önemli bir örnek olarak gördüğümüz Posco isimli firma da, tarım ve hayvancılığın halen devam ettiği Alikahya beldesinde ısrarla var olma talebini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Alikahya beldesini tarım ve hayvancılıktan koparıp, bir sanayi beldesi yapma ısrarında görünen kent planlarımız da bu süreci ne yazık ki desteklemektedir. Yine sanayi için insan yaşamı göz ardı edilmektedir.
15 ağustos pazartesi günü bu tesisin ÇED raporu bakanlıkça değerlendirilecek ve Kocaeli’nin ya kazanacağı ya da kaybedeceği ÇED sürecinin bir aşaması daha gerçekleşmiş olacaktır. Kent dinamiklerinin neredeyse tamamının karşı duruşuna rağmen, tesisin Çevresel Etki Raporunun kabulü halinde, henüz dolmamış olan Alikahya’nın yanlış planlanmış olan sanayi alanlarına birçok yatırımcı, benzer raporlar ile kolaylıkla gelecektir.
15 Ağustos’ta değerlendirilecek olan bu raporda; firma, beldenin ve çevresindeki köylerin tarım potansiyelinden hiç bahsetmemekte, vaat ettiği 1000 kişilik istihdamı, var olmasının önemli bir gerekçesi olarak göstermekte, çevreye zararsız bir tesis oluşunu ise Kore’de konuk ettiği yerel basının gazetelere yansıyan övgü dolu sözleri ile ifade etmektedir. Çevresel etkileri için, emisyon, atık, kirlilik ve benzeri olumsuzluklar için, alacağı önlemler de raporda yer alsa da, kentte yaşadığımız örneklere ve OSB mevzuatına bakıldığında, Organize Sanayi alanlarında bu tedbirlerin kontrolü ve denetimi neredeyse mümkün değildir. Kaldı ki; göç, nüfus ve ulaşım yoğunluğu gibi kentleşme sorunlarının ortadan kalkması da ne bir tesisin ne de bir raporun gücü ile mümkündür. 15 Ağustos ve sonrası süreçte, bu yatırımlara izin veren tutum ve yaşamımızı tehdit eden,daraltan tüm benzer girişimler karşısında, demokratik ve yasal tüm olanaklarımızla mücadele kararlığında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Kentin yılda bir kez afetleri hatırladığı 17 Ağustos tarihine yaklaşırken, yaşanabilir sanayi kenti yerine, sanayi kaynaklı yaşam riskleri taşıyan bir kent olmak istemiyoruz.

 “Sesimizi Duyan Var mı”?

2004 “Yaşanan Ve Yaşatan Sanayi Kenti Kocaeli” çalıştayında  “Bu kent sanayiye doymuştur. Bir tek sanayi kuruluşu bile ilave olmamalıdır” taahhüdünde bulunan ve bu taahhüde imza atan; kentin valisini, belediye başkanlarını, bakanlarını, milletvekillerini, gazeteleri, odaları, dernekleri, fakülteleri ve diğer kurumları, tüm katılımcıları görevlerini yerine getirmeye, özellikle de bugün fikir değiştirenleri de toplumsal sorumlulukları ile hareket etmeye davet ediyoruz.
Kocaeli Çevre Hareketi