26 Eylül 2011 Pazartesi

26 EYLÜL 2011-KOCAELİ ÇEVRE HAREKETİNDEN BASINA VE KAMUOYUNA…



Bizler Kocaeli’nin bir sanayi kenti olarak birçok sorunla mücadele ettiğini, geçmişten gelen çarpık kentleşme ve sanayinin yarattığı sorunları, denetimsiz sanayinin yarattığı çevre zararlarını çok iyi bilmekte ve yaşamaktayız.
Bu nedenle “…Mevcut sanayi kaynaklı sorunlar çözülmeli, mevcut sanayi tesisleri rehabilite edilmeli, teknolojilerini yenilemeli… Ancak bu kent sanayiye doymuştur, yeni bir sanayi tesisi daha bu kentte kurulmamalıdır…” görüşünü yıllardır haklı olarak savunmaktayız.

Mesleki uzmanlık alanlarımızdan bakarak tespit ettiğimiz bu durum,  bilimsel çalışmalar ve araştırmalar ile de doğruluğunu ortaya koymuş ve hatta bir rapor haline getirilip kamuoyu ve kent yetkilileri ile paylaşılmıştır.
Bu rapor ile; gerek kentin sanayiye doygunluğu ve gerekse sanayinin yanlış yer seçimleri ile bugüne kadar kente verdiği zarar ve yanı sıra sanayiyi disipline etmek üzere ortaya çıkan OSB alanlarının da yanlış yer seçimlerinin halen devam ettiği açıkça ortaya konmuştur.

 “İnsan eksen İnsan biter” diye anlatılan, Evliya Çelebi’nin “Havası latif, suyu leziz, insanları munis” diye tanımladığı Kocaeli ne yazık ki artık böylesi bir kent değildir ve hala devam etmekte olan yanlış planlamalarla ile  kentimiz daha da içinden çıkılmaz bir hal almaktadır. Böylesi bir durumdaki kentimizde yine bir başka yanlışa,talana şahit olmaktayız. POSCO Çelik Haddeleme tesislerinin, bulunacağı yer itibariyle kente, doğaya ve yaşama zarar vereceği açıktır. Çünkü, Asım Kibar OSB’nin yer aldığı alan tarım topraklarıdır ve yıllar önce bu OSB’nin kurulumu ne yazık ki engellenememiş  tarım toprakları sanayi alanlarına dönüşmüştür. OSB etrafında kırsal yerleşimlerde yaşayanların geçim kaynağı tarım ve hayvancılık OSB süreci ile ciddi zarar görmüştür. POSCO’nun faaliyete geçmesiyle de bu alanlarda tarım ve hayvancılık yapılamaz hale gelecektir.



Bu tesis için Bakanlıkça başlatılan ÇED süreci sonuçlanmamış, yatırımın yapılabilirliği konusunda henüz onay çıkmamış iken talan başlamış ve devam etmektedir. Bu kentin yetkili iradeleri, yöneticileri de Kentin yaşamsal sorunlarından haberdardır. Ancak söylemler karmakarışıktır.

2004 yılında “Yaşanan ve Yaşatan Sanayi Kenti Kocaeli” çalıştayında  “Bu kent sanayiye doymuştur. Bir tek sanayi kuruluşu bile ilave olmamalıdır” sonucuna ulaşılmış ve kentin valisi, belediye başkanları, bakanları, milletvekilleri, gazeteleri, odaları, dernekleri, fakülteleri ve diğer kurumları, bu bağlamda  taahhütte bulunarak görevlerini yerine getirmeye söz vermişlerdir.

Bu çalışmanın öncüsü KSO’nun o dönemki başkanı Yılmaz Kanbak;“Kocaeli sanayiye doydu…İstanbul`un sanayisinin de buralara gelmesini istemiyoruz... İstihdam artıracak, bölgeye yeni göçler yaratacak sanayi istemiyoruz… Burada su ve enerji kaynakları kısıtlı… Toprak neredeyse tükenmek üzere… Su kaynakları bitiyor… Arazi ise Türkiye`nin en pahalı arazisi…” diyerek, 2004 yılında görüşlerini ifade ederken,

2011 yılı şubat ayında, Kocaeli Sanayi Odası Başkanı Ayhan Zeytinoğlu: “Bölgemize 350 milyon dolarlık bir yatırımın gelmesi bizi çok mutlu ediyor. Biz genel prensip olarak bölgemize gelecek sanayi yatırımlarına sıcak bakıyoruz. Bu yüzden marjinal tarım alanları denilen sahibine ürün vermeyen bölgelere sanayi yatırımları getirmeyi isteriz“ diyerek, Posco tesislerini çevre zararlısı olmadığını da belirterek desteklemiştir.

25 Aralık 2010 tarihli Yerel Gazetelerde;
Dönemin KBB Başkan vekilimiz İlyas Şeker, Posco tarafından kurulması planlanan çelik fabrikasıyla ilgili ; “Bize intikal eden herhangi bir şey ya da başvuru yok. Ama bu kent, kesinlikle böyle bir şeyi kaldırmaz” demektedir. Sayın Şeker bize göre; kendi uzmanlığınca ve kenti çok iyi bilen bir yetkili olarak, bu büyük yatırıma sadece çevre sorunları açısından değil, kentin ulaşım başta olmak üzere halen mevcut olan kentleşme sorunlarının da farkında olarak bakmaktadır ve kente yeni bir yük gelmemesi adına bu açıklamayı yapmaktadır. Açıklamasında Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Karaosmanoğlu’nun da istemeyeceğini belirtmektedir.

Bugün ise, milletvekilimiz İlyas Şeker, farklılaşan düşüncesini şöyle ortaya koymaktadır. Dün Kandıra Gıda OSB için ortalığı karıştıranlar bugün de POSCO için sahneye çıktı” demekte ve tesisin istihdam yaratacağını vurgulamaktadır.Sayın Milletvekilimize soruyoruz: Bu kadar kısa zamanda görüşlerinizin değişimine sebep nedir? Bizlere ve Kocaeli halkına samimiyetle ifade ediniz? Seçmeninize açık olunuz!.

 Aslında yetkili mercilerin farklı söylemleri halkın kafasını karıştırırken, yaşam duyarlısı bizlerin “insanca yaşamak için Kocaeli’ye bu kadar sanayi yeter” dememiz, sanayi düşmanlığı, istihdam düşmanlığı olarak anlatılarak, “halkı kışkırtanlar” şeklinde ithamlarla karşı karşıya bırakmaya çalışanlar vardır.

Kentimizde yaşayan yaşam dostları, çevre duyarlıları ve Kocaeli’de yaşayan herkes bilmelidir ki, bizler,  bilimsel doğrularla kamuoyuna bilgi vermekteyiz ve halktan, yana toplumsal faydadan yana duruşumuzdan sapmayacağımız. Temsil ettiğimiz kurum, kuruluş, dernekler olarak duruşumuz ve bilimsel verilere dayalı  görüşlerimiz  “aylar, yıllar geçse “ de bilimselliğin ışığında yaşam dostları ve halkın nezdinde hayat bulmaya devam edecektir. İnandığımız doğrular zamanla saf değiştirmediği gibi,  beyanımızı değiştirme ihtiyacı da duymamaktayız.

Bizler “Sanayi düşmanı değiliz ve OSB’ler olmasın” demiyoruz. Söylediklerimiz çok açıktır. Sanayi alanlarının yer seçimiyle ilgili bugüne kadar doğru planlama yapılmamıştır ve mevcuttaki yanlış konumlanmış sanayinin desantralizasyonunu, tesislerin rehabilitesini istiyoruz. Yanı sıra  ilave yeni bir sanayi tesisinin ekonomik kazanımları olsa da, önceliğin yaşamsal kazanımlara verilerek yapılmamasını savunuyoruz.”

Örneğin Kandıra Gıda OSB, tarım alanlarına, yerleşim alanlarına, Namazgah Barajına yakın konumlanamaz… Örneğin Asım Kibar OSB, Alikahya OSB kırsal yerleşim alanları üzerindedir… Sanayi alanı olarak ulaşım başta olmak üzere çevresindeki yerleşimlere ve tüm kente büyük yükler getireceklerdir… Faaliyete geçmeleri halinde, bu durum yeni sanayi alanları için yatırımcılara  kötü örnek olacaktır... Örneğin Körfez kıyılarındaki mevcut sanayi tesisleri artık büyümemeli, dolgu alanı talebinde bulunmamalı ve yeni bir tesis asla Körfez kıyılarında yer almamalıdır… Taş Ocakları çevre ve yaşam sağlığı gözetilerek planlanan yerlerde yapılabilir olmalıdır… Dilovası’ndaki yaşamı sağlıklı kılmak için konut alanlarının değil sanayinin rehabilitesi ve zamanla taşınması için adımlar atılmalıdır…
Çevre mevzuatını uygulayan gelişmiş ülkelerde, OSB alanlarının yer seçimi ve hatta alt yapı hazırlığı devlet eliyle yapılmakta iken, ülkemizde bu seçim yatırımcı taleplerine bırakılmaktadır. Bu nedenle de, yatırımcılar “ulaşım kolaylığı, ucuz maliyet vb” kriterler ile yaşam önceliğinden uzaklaşarak, genellikle ucuz tarım arazilerini sanayi alanlarına dönüştürmekte ve  günümüzün sorunlu kentleri oluşmuştur.

Kentimizi  yönetme görevini üstlenenlere kentsel sorunları çözmek, halkın taleplerini karşılamak ve onların kentsel yaşam standartlarını yükseltmek gibi sorumluluklarını hatırlatmak istiyoruz.
Kentin yetkililerinden, yöneticilerimizden henüz ÇED süreci dahi tamamlanmamış olan Asım Kibar OSB içerisinde yer almayı kendisi planlamış  Posco’nun yasadışı çalışmalarını durdurmasını bekliyoruz.
Halka rağmen, kentliye rağmen bu yasadışı hafriyat ve saha düzenleme çalışmalarının durdurulması için gerekenleri yapmaya çağırıyoruz.  Aksi taktirde kentimizi yönetme görevini üstlenen sizler bu katliamın ve yasa dışılığın ortağı olarak hafızalarımızda ve kent tarihinde  yerinizi alacaksınız.

Kocaeli halkının iradesiyle seçilenleri ise Kocaeli Halkının tarafında olmaya, kentlinin faydasına çalışmaya davet ediyoruz. Kent halkının yaşam haklarının gasp edilmesini engellemek sizlerin insiyatifindedir.

Kentin en verimli tarım alanlarının yok edilerek, yüz bini aşkın insanın yaşam alanı olarak tercihini yaptığı bu alanda yeni bir Dilovası oluşturulmasının önünü kapatmak sizlerin elinde, sorumluluğundadır.
Bugüne kadar kent yaşayanlarının yükselen sesi, bölge halkının giderek netleşen ve somutlaşıp yaygınlaşan tavır ve duruşlarını dikkate almak ve bu kent yaşayanlarının yöneticisi olma sorumluluğunu yerine getirmek sizlerin elindedir.

Sizleri bu sorumluluğunuzu yerine getirmeye ve bölgedeki doğa tahribatı çalışmalarını durdurmaya çağırıyoruz.

26 Eylül 2011-Pazartesi
KOCAELİ ÇEVRE HAREKETİ BİLEŞENLERİ
(TMMOB KOCAELİ İKK, KOCAELİ TABİP ODASI, KOCAELİ ECZACILAR ODASI.
EĞİTİM-SEN KOCAELİ ŞUBESİ, BES KOCAELİ ŞUBESİ, SES KOCAELİ ŞUBESİ,ESM KOCAELİ ŞUBESİ,TÜM BEL-SEN KOCAELİ ŞUBESİ,YAPI YOL-SEN KOCAELİ ŞUBESİ,TARIM ORKAMSEN KOCAELİ ŞUBESİ,BTS KOCAELİ İL TEMSİLCİLİĞİ,GENEL-İŞ KOCAELİ ŞUBESİ,DEV SAĞLIK-İŞ KOCAELİ BÖLGE TEMSİLCİLİĞİ.
KYÖD, İZEYAP, HALKEVLERİ, DEP-DER, KOCAELİ DERSİMLİLER DERNEĞİ, ALEVİ KÜLTÜR DERNEĞİ KOCAELİ ŞUBESİ, ÖĞRENCİ KOLEKTİFLERİ, ÇEKÜL VAKFI KOCAELİ, KOCAELİ ÇEVRE İNİSİYATİFİ, GENÇLİK MUHALEFETİ.
CHP, BDP, EMEP, TKP, ÖDP.
YUVAM AKARCA İNSANCA YAŞAM MECLİSİ, ALİKAHYA ÇEVRE DUYARLILARI,
TURNAOĞLU MAHALLESİ SAKİNLERİ.)

18 Eylül 2011 Pazar

Posco'nun Kurulmasına Kefenli Tepki

http://www.dha.com.tr/dhavideogaleri.asp?vid=209412

Kocaeli'nin Alikahya beldesinde; sendikalar, odalar ve Alikahyalılar kefen giyerek, 70 bin dönüm tarım arazisi üzerine kurulacak olan dünya devi POSCO demir Çelikfabrikasını protesto etti.

Kocaeli'nin Alikahya beldesinde; sendikalar, odalar ve Alikahyalılar kefen giyerek, 70 bin dönüm tarım arazisi üzerine kurulacak olan dünya devi POSCO demir Çelik fabrikasını protesto etti. Eylemciler, yere yatarak, "Kanserden ölmek istemiyoruz." mesajı vermeye çalıştı.



Alikahya Atatürk Mahallesi Turnaoğlu Caddesi'nde düzenlenen eyleme, CHP milletvekili Haydar Akar ve CHP İzmit İlçe Başkanı Ömer Hazer ile TKP İl Başkanı Barbaros Tantan da katıldı. Temiz çevre ve sağlıklı yaşam istediklerini belirten Alikahyalılar ile çevre gönüllüleri kefen giyerek şirketi protesto etti. 7'den 70'e herkesin eylem yerinde olduğu halkın serbest kürsüsü töreninde, iki dakika giyilen kefenlerle ölü numarası yapıldı.

Programa, Alikahyalılar'ın yanında olduğunu göstermek için katıldığını belirten CHP milletvekili Haydar Akar, buradaki sıkıntının sadece POSCO olmadığını, yârın İzmit'e termik santral de kurmak isteyeceklerini söyledi. Akar, "İzmit'te seçilen milletvekilleri en küçük fırsatta memleketlerine tatile gidiyor. Ama ben bir yere gitmedim, çünkü benim büyüdüğüm yerler bu dağlar, bu okullar. Sizlerin yanındayım. Mücadelenize destek veriyorum." dedi. Akar da eylemcilerle birlikte yere yatarak ölü numarası yaptı.

Kendisine vazife olarak POSCO'ya karşı mücadele etmeyi görev bildiğini belirten Akar, Alikahya Organize Bölge Sanayisi'nin iptali için elinden geleni yapma sözü verdi. Akar, "Ankara'da POSCO konuşuluyordu. Kaytan bıyıklı bir adam, POSCO fabrikasının kurulmasını istemeyenlerin terörist olduğunu söyledi. Ona sözünü geri aldırttım. Gönülden inanıyorum ki Kocaeli'nin artık fabrikaya ihtiyacı yok." diye konuştu.

Eylem yerinde konuşmalar sık sık, "POSCO'ya hayır" ve "Kanser olmak istemiyoruz" sloganlarıyla kesildi. Traktörle eylem yerine getirilen kefen ve Türk bayrakları eylemcilere dağıtıldı. İlk olarak halk kürsüsü olarak seçilen traktörün üstüne çıkan sendikacı Akın Şişman, "Bir basın açıklaması hazırlamadık, bugün burada herkes içinde geçeni söyleyecek. Ortak amacımız, POSCO'nun buraya kurulmasını engellemektir." şeklinde konuştu.

Traktör üzerine kurulan halk kürsüsüne Alikahyalı Ali Parlak da çıkarak, mahallede zehir saçacak fabrika istemediklerini söyledi. Parlak, "Sadece POSCO'yu ve yetkililerini dinlerim ama mahallemi zehirleyecek fabrikayı inşa etmelerine izin veremem." dedi.

17 Eylül 2011 Cumartesi

SAĞLIKLI YAŞAM TEMİZ ÇEVRE HAKKINA SAHİP ÇIKANLAR BİRLEŞİYOR!

SAĞLIKLI YAŞAM TEMİZ ÇEVRE HAKKINA SAHİP ÇIKANLAR BİRLEŞİYOR!


Alikahya’da kurulacak olan POSCO Demir Çelik Fabrikasına karşı çıkmak yaşam hakkına sahip çıkmaktır.

Kocaeli Halkı çevre ve insan sağlığı açısından yeni ve daha büyük sorunlarla karşı karşıya bırakılmaktadır. Yeni limanlar, tersaneler, taş ocakları, tank projeleri ve fabrikalarla Kocaeli kenti, sermayenin yağma ve talan alanı haline getiriliyor. Kocaeli Halkını besleyen verimli tarım alanları yok ediliyor, küçük üreticiler tarımdan koparılarak işsizliğe mahkum hale getiriliyor. Sağlıklı tarım ürünlerine ulaşmak her geçen gün zorlaşıyor.

Çarpık sanayileşmenin en somut örneğinin yaşandığı kentimiz yaşanmaz hale getiriliyor. Kanserden ölüm oranlarının %20’lerle Türkiye ortalamasının çok üstünde olduğu, anne sütünde bile ağır metallere rastlandığı ilimizde sağlığımız, çeşitli sermaye gruplarının kar hırsına teslim ediliyor. Bu gerçeği dile getiren bilim insanları baskı altına alınmaya çalışılıyor.

POSCO Demir Çelik Fabrikasının Alikahya’da kurulması yöre halkı ve demokratik kamuoyunca reddedilmesine; Halk Katılımlı ÇED bilgilenme toplantısı, halk tarafından protesto edilmesine rağmen, Ortadoğu’da halkın meşru taleplerine kulak vermek gerektiğinden bahsedenler, her türlü gayri meşru yönteme başvurarak halkı haklı mücadelesinden vazgeçirmeye çalışıyor.

Bizler; temiz çevre ve sağlıklı yaşam hakkına sahip çıkanlar olarak her şeye rağmen mücadelemize devam ediyoruz. Önümüzdeki günlerde temeli atılmak istenen fabrikanın; tarım alanlarını ve tarım ürünlerini mahvedeceğini, gürültü kirliliği yaratacağını, katı ve sıvı atıklarla çevreye zarar vereceğini, yanı sıra kentte yaratacağı başta trafik yoğunluğu olmak üzere birçok kentleşme sorunlarına yol açacağını çok iyi bilmekteyiz.

Bunun için bir kez daha POSCO’ ya HAYIR demek için 18 Eylül 2011 Pazar Günü saat 13.00’da Alikahya Turnaoğlu Mahallesinde basını ve kamuoyunu bilgilendirmek üzere HALKIN SERBEST KÜRSÜSÜNÜ kuruyoruz.

Yapacağımız BASIN AÇIKLAMASINA ve SERBEST KÜRSÜ etkinliğine, tüm demokratik kamuoyunu, sağlıklı yaşam temiz çevre hakkına sahip çıkanları sözünü söylemeye etkinliğimize katılmaya davet ediyoruz.



SAĞLIKLI YAŞAM TEMİZ ÇEVRE HAKKINA SAHİP ÇIKANLAR PLATFORMU



Alikahya Çevre Duyarlıları

Kandıra Civar Köyleri

Yuvam İnsanca Yaşam Meclisi

Kocaeli Çevre Hareketi





Araç Kalkış Yerleri:

Halkevi……………………………12.00 Bekirpaşa Üçyol……………..12.00

Yuvam Akarca İş Merkezi……..12.30 Basın mensupları için Halk Evi önünden araç kalkacaktır.

5 Eylül 2011 Pazartesi

İsteyen, istediği kadar bağırsın


Erkan NİGİZkocaelidemokrat@gmail.com     
İsteyen, istediği kadar bağırsın

İzmit Körfezi’nin çevresinde ve deyim yerindeyse “fünyesi çekilmiş bomba”nın üzerinde oturanlar, istedikleri kadar “feryat” etsinler…
İzmit’in “burnunun dibinde” kurulacak “demir çelik tesisi”ne gücünüz yettiğince “muhalefet” edin ve de karşı çıkın…
Çarpık ve disiplinsiz sanayileşmenin yarattığı çevre sorunları nedeniyle adı “Kanserovası”na çıkan “Dilovası”nı sorunlarından arındırmak için istediğiniz kadar çabalayın.
İzmit körfezi’nde kirlilik yaratan limanlara karşı mücadele etmeye de devam edebilirsiniz.
Tüm bunları yapın ama yaparkende bu çabalarınızın hiçbir sonuç vermeyeceğini bilin ve belleyin.
Çünkü topraklarının üzerinde yaşadığımız bu il, “sahipsiz” ve “talihsiz”…
Ve de bu ülkede çoğunluğun değil, güçlü olanın dediği oluyor.
Bu tespitimizin doğruluğu, halkın karşı çıkmasına rağmen inşası devam eden Dilovası Belde Limanı’na Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından verilen “onay”la bir kez daha kanıtlandı.
Ve de bu onayla İzmit Körfezi’nin bu en büyük limanının önünde, İzmit körfezi ve Dilovası için yaratacağı büyük sorunlara rağmen hiçbir engel kalmadı.
Dilovası’ndaki bu liman tamamlandığında, 933 bin metrekarelik alanı kaplayacak. Üstelik bu alanın 723 bin metrekarelik bölümü, “denizin doldurulması”yla kazanılacak. Liman tamamlandığında sadece İzmit körfezi’nin değil, ülkemizin en büyük limanlarından biri olacak. Üzerinde 46 tank inşa edilecek olan limana, günde ortalama 13 bin TIR giriş-çıkış yapacak. Şimdi bu rakamların yaratacağı sorunları hayal ederek, Körfez’in ve Dilovası’nın geleceğini karartan “kara bulut”ları gözlerinizsin önünde canlandırabilirsiniz.
Dilovası’nda kurulmakta olan limana verilen “onay”ın ardından herkes yerine otursun ve “şapkasını önüne koyarak” düşünsün, çevre sorunlarını önleme çabalarını yeniden gözden geçirsin.
Çünkü Belde Limanı’na verilen bu onay çok anlamlı.
Bu onayla Körfez ilçesinde denizin doldurulmasıyla yapılacak limana ve Alikahya’daki POSCO’ya da yol açılmış demektir. Bu iki tesisi, başkalarının izlemesi de kaçınılmazdır artık. Hiç kimsenin, Kocaeli’yi çevre sorunlarından arındırmak için çabalamasına da gerek yoktur.
Çünkü sonuçta başkalarının dediği oluyor.
Kocaeli’nin sahipsizliğinden ve talihsizliğinden her vesileyle yakınıyoruz.
Çünkü bu tespit, bir gerçeği yansıtıyor.
Yaşadığımız olaylarla da doğruluğu kanıtlanıyor.
Dünden bugüne yaşadıklarımızı düşünürseniz, bu durumu tüm açıklığıyla görme imkanını bulursunuz.
Ve de Evliya Çelebi’nin “Havası latif, suyu leziz, insanları munis” diye tanımladığı Kocaeli’nin bir daha geriye gelmesinin mümkün olmadığını tüm açıklığıyla görürsünüz…

15 Ağustos 2011 Pazartesi

Ergene Nehri'nin Kaynarca'daki kaynağı içilecek kadar temiz. Sonrasında zehirli atıkların karıştığı nehir ölüyor ve öldürüyor.



Türkiye’nin en önemli nehirlerinden biri olan Ergene’den zehir akıyor. İrili ufaklı yaklaşık 5 bin fabrikanın atıkları, bir zamanlar köylülerin su içtiği, balıkların yaşadığı, insanların yüzdüğü, nehri zehir kanalı haline getirdi. Yıldız Dağları’nın eteklerinden doğan Ergene’yi Çerkezköy ve Çorlu’daki fabrikaların ağır sanayi atıkları öldürüyor. Ergene, Uzunköprü’den sonra ise bu kez ölüm saçmaya başlıyor. Bilinçsiz ve çaresiz pek çok çiftçi bu zehirli sıvıyı sulama suyu olarak kullanılıyor. Ağır metal atıklarının yoğun olarak görüldüğü zehir kanalının sulama suyu olarak kullanılması hem bölge hem de Türkiye açısından büyük bir tehlike demek! Çünkü bu havzadan yetişen buğday, ayçiçeği, şekerpancarı,mısır, çeltik, kabak çekirdeği, domates, salatalık, marul, karpuz gibi birçok sebzeyi bütün Türkiye tüketiyor. Resmi rakamlara göre ayçiçeği üretiminin yüzde 63’ü, pirinç üretiminin yüzde 44’ü, buğday üretimin yüzde 9’u bu topraklarda gerçekleştiriliyor.

1- Doğduğu yerden su içiliyor
Kaynarca Deresi, Ergene Nehri’ni oluşturan onlarca kaynaktan biri. Kırklareli’nin şirin beldesi Kaynarca’da yaşayan insanlar için bu dere hayat kaynağı. Kaynarcalılar, hem içme sularını hem de sulama sularını bu dereden karşılıyor. Kaynarca’nın ortasındaki ‘Beş Çeşme’nin suyu bölgede epey meşhur. ‘Beş Çeşme’den aldığımız suyun laboratuvarda yaptırdığımız analizler temiz çıktı. Kaynarca Deresi, çocukların da serinleme yeri. Sadece çocuklar değil, genci yaşlısı derenin buz gibi sularında serinliyor. Tabii ördekler de öyle…

2- Çorlu’da atıklar karışıyor
Ergene’nin rengi Çerkezköy’de kararmaya başlıyor, Çorlu’dan sonra kapkara oluyor, iğrenç koku yayıyor. Fabrikaların atıkları yüzünden Muratlı ve Lüleburgaz’dan sonraysa zehir yatağı na dönüşüyor. Karamusul’dan aldığımız suda yoğun olarak kurşun, civa, kadmiyum, kobalt, bakır gibi ağır metaller ve arsenik çıktı. Fosforlu-azotlu bileşiklerle solvent, asit alkali ve boya gibi kimyasallara rastlanıyor. Şiddetli yağmurlardala nehir taşıyor ve verimli araziler zehirli suyla kaplanıyor. Sular çekilince kimyasallar toprakta kalıyor.

3- Verimli toprağa zehir akıyor
Ergene, doğduğu yerden yaklaşık 150 kilometre sonra öldürmeye Uzunköprü’de başlıyor. Çerkezköy, Çorlu ve Lüleburgaz’daki fabrikalarının atıkları bu ilçede birleşiyor. Zehirli su, Trakya’nın en verimli toprakları olan Uzunköprü’nün uçsuz bucaksız vadisini suluyor. Çeltiklerin sulandığı nehirden aldığımız sıvı analizlerinde içinde kurşun, civa, nikel, kadmiyum, kobalt, bakır, antimon ve arsenik ağır metaller çıkıyor. Zehirli suyla tarlalar sulanıyor. Meriç’le birleşip Ege Denizi’ne dökülen zehir, deniz ürünleriyle insana geçiyor.

Analiz sonuçları felaket
Trakya Üniversitesi (TÜ) Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz’a göre analiz sonuçları tam bir felaket. Çünkü Prof. Dr. Yorulmaz, “Bu zehirler yetiştirilen bitkiler aracılığıyla kademe kademe insanlara kadar ulaşmakta ve kanser, inme, karaciğer, böbrek, kalp yetmezliği gibi çok ciddi hastalıklarda artışa neden olmaktadır.” Diyor. Yorulmaz, araştırmalara göre bu bölgede kanser sıklığının Türkiye ortalamasının üstünde olduğunu söylüyor.
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1059916&CategoryID=77

14 Ağustos 2011 Pazar

Yalova da kurulmakta olan VOPAK, AKSAdan, termik santralden daha tehlikelidir.

http://www.ucuncugozgazetesi.com/haber.php?haber_id=322

Taraftarlar'dan 'Vopak'a hayır' yürüyüşü

SÜHEYLA GÖZDERELİLER - YALOVA / DHA14 Ağustos 2011
Yalova'nın Çiftlikköy İlçesi'ne bağlı Taşköprü Beldesi'nde Hollandalı firma Vopak tarafından yapılması planlanan kimyasal depolama tesisi için bir tepki de Yalova'da oturan Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Yalovaspor taraftarlarından geldi.
Uğur Mumcu Kültür Merkezi önünde ilk olarak Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftar dernekleri bir araya geldi. Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Samet Baykara, Fenerbahçeliler Derneği Başkanı Nedim Güven ve Galatasaraylılar Derneği Başkanı İlhan Gökkılıç önderliğinde 3 büyüklerin taraftarları, elele vererek, 'Çocuklarımızın Geleceğini Zehirletmeyeceğiz' pankartı açtı.
Açıklama yapan Beşiktaşlılar Derneği Başkanı Samet Baykara, 3 ezeli rakip, 3 ebedi dost camianın Yalova'daki temsilcileri olarak spor ve futbol dışı gündemle toplandıklarını belirterek, kurulması planlanan Vopak'ın sadece Yalova için değil tüm Marmara Bölgesi'ni ilgilendiren konu olduğunu söyledi. Zehirli atıkların Yalova'da depolanmasını istemediklerini kaydeden Baykara, şöyle dedi:
"Zehirlenmek istemiyoruz. Taşköprü'de depolanacak atıklar, dünyanın en büyük ve en tehlikeli kimyasal atıklarıdır. Burada depolanacak atıklar altından geçen aktif fayın kırılması veya herhangi bir sebeple patlaması halinde Marmara Bölgesi yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacak. 30 dönüm üzerine 150'den fazla depolama tankı yapılacak ve bu tanklara denizden ulaşım için bin metreye yakın iskele kurulacak. Türkiye'ye üçüncü dünya ülkesi muamelesi yapılırcasına Hollanda, Fransa, Kanada ve birçok ülkenin kendi sınırları içinde istemediği pislikler gemilere yüklenip Türkiye'deki çöplüğe gönderilecek. Böyle bir tesisin kurulmasına izin vermeyeceğiz."
Daha sonra 3 büyüklerin taraftar derneği başkanları, Gazipaşa Caddesi'nde kol kola girerek yürüdü. Ardından 3 başkan ve beraberindekiler, Cumhuriyet Meydanı'nda Yalovaspor taraftarlarının düzenlediği 'Vopak'a Hayır' etkinliğine katıldı. Burada 4 takımın taraftarları hep bir ağızdan ellerindeki pankartlarla kurulması planlanan kimyasal depolama tesisine slogan atarak karşı çıktılar. Etkinliğe yaklaşık 300 kişi katıldı.
 http://www.hurriyet.com.tr/spor/futbol/18488360.asp?gid=362

Gebze Gazetesi ; Köylerin Sorunları ve Çözüm Önerileri

Köylerin Sorunları ve Çözüm Önerileri
1. Kocaeli bölgesi ve Köyler’de  500 yıllık tarihi mezarlıklar çok perişan ,sahipsiz ve definecilerin işkalinde. Tarihi mezarlıklar tesbit edilip,valilik  özel idare,   orman müdürlüğü, ve Büyükşehir  belediyesi tarafından temizletilerek  sahip çıkılip, Jandarmada definecileri  sıkı takip edebilir.
2.  Kocaeli  Köylerin’de yaşayan  koyun sürüleri  sahipleri   bazı Organize sanayi bölgeleri, taş ocakları, ve  bazı  resmi ve özel kurumların  baskısı altında bulunmakta.  Devlet ve hükümet  hayvancılığı  teşvik ederken  Kocaeli ve Gebze bölgesi köylerinde  hayvancılığın yok alması önlenmeli ve  Koyun sürüsü sahipleri  teşvik edilmeli.
  3. Kocaeli ve Gebze bölgesinde   Başta  Koyun sürüsü sahipleri  olmak  üzere  köylülerin çeşitli  nedenlerle  Orman idaresi’nin mahkemeye vermesi ile köylüler    büyük sıkıntı içinde. Valilik olarak   orman idaresi ile  bir çalışma  yapılıp   köylerde   mera bölgeleri  ihdas edilerek koyun  sürüleri  sahiplerine  sahip çıkılarak  hayvancılık ve köylülerin   desteklenip yaşatılması için  özel bir çalışma yapılmalı.
* Kocaeli’de Yöğrük Kültürü Yaşatılmalı.
4. Gebze Sığırlık merasında  600 yıldan beri Yöğrükler  çadırlarda hayvancılık yapmaktadır.  Yakın bir geçmiş’de  Sığırlık merasında  60  yöğrük çadırı bulunmaktaydı.  Sığırlık merasında bugün sadece  10  yüğrük  çadır kalmış.Yöğrükler   bu bölgeden  çam  fidan dikimi yapacağı için Orman  müdürlüğü  tarafından  çıkartılmak isteniyor. Bu tarihi  yöğrük  Kültürü   sığırlık   bölgesinde   yaşatılmalı.  Sığırlık merasında   çadırlarda  hayvancılık  yapan yöğrükler   tarih ve kültür mirası olarak Devet tarafından  koruma altına alınıp yaşatılmalı.. 
*Köy kültürü yaşatılıp  gençlere sevdirilmeli.
5.  Manav köyleri ve Manav kültürünü araştırmak için 700 yıl önce kurulan , İzmit, Kandıra, Derince,Körfez, Dilovası, Gebze’deki  Manav   köylerinde bilimsel araştırma  yapılmalı. Köy hayatı yeniden canlandırılıp  köy kültürü yaşatılmalı. Şehir merkezlerinde  okuyan  İlk öğretim okulu öğrencilerine köy hayatını öğretmek ve sevdirmek için il  milli eğitim  müdürlüğü  tarafından köy gezileri düzenlenmeli.Köylerdeki tarihi eserler, konaklar, çınar ağaçları, çeşme ve   tarihi değere sahip  eşyalar koruma  altına alınmalı. 
   Evet sonuç olarak biz gazeteci ve televizyon  belgeselcilik görevimizi yerine getirdik. Bundan sonra bu sorunların çözümü için ilgili  ve yetkililerden cevap bekleyeceğiz. Cumuhurbaşkanı, Başbakan ve milletvekillerinden  Alacağımız cevabı sizlere  bu köşede paylaşacağız.-http://www.gebzegazetesi.com/yazar.asp?yaziID=10702

13 Ağustos 2011 Cumartesi

Yalova Vopak'a Karşı Kocaeli İnsan Hakları Parkında Basın Açıklaması;Türkiye Avrupa’nın kimyasal zehirli atık çöplüğü olmayacak.

Türkiye Avrupa’nın kimyasal zehirli atık çöplüğü olmayacak.

Değerli halkımız ve basın mensupları.Uluslararası Sermaye Marmara bölgesini dünyanın en büyük fabrikalar şehrine dönüştürmeye çalışmaktadır.Yalova şehrimizin, Taşköprü girişinde bulunan ve yıllardır çalışmayan Yalova Elyaf fabrikasının bulunduğu alana dünyanın en büyük kimyasal atık madde depolama tesislerini kurmak için müracaat etmişlerdir.Dünyanın çeşitli ülkelerinden getirecekleri tehlikeli kimyasal atıkları, kuracakları 150 adet depolama tankı ile önce depolayıp sonra imha ederek, bölgemizi insan sağlığı ve can güvenliği açısından büyük risk taşır hale getireceklerdir.

Avrupa’nın gelişmiş ülkeleri tehlikeli kimyasal atıklarını Avrupa’dan uzakta bertaraf etmek için yakın olması sebebiyle en uygun ülke olarak Türkiye’yi görmüşlerdir.Bu imha işleminin Türkiye’de gerçekleştirilebilmesi için ROYAL VOPAK firması senelerden beri çalışma yapmakta ve gerekli izinleri almaya çalışmaktadır.

Depolama tesisini 26 dönüm arazi üzerine kuracaklarını belirten firma temsilcileri, tesisi 300 milyon Euro’ya  mal olacağını ve tesislerde 80 kişiye iş imkânı sağlanacağını öne sürerek, yaratacağı katma değerden bahsedip, halkımızı kandırmaya çalışmaktadırlar. Bu kurulacak fabrikada 710 bin ton veyahut 710 bin metreküp kimyasal depolanacak. Tesis olarak seçilen yer, tam fay hattının üstünde bulunmaktadır. Depolanacak olan bu kimyasalların içinde patlayıcı ve yanıcı madde bulunmaktadır. Kurulacak tesisin hemen yanında askeri bir eğitim tesisi vardır.Eğitim yapan genç pilot adaylarının  uçağının düşmesi halinde meydana gelecek en ufak patlama bile tüm Marmara’yı tehdit edecek boyutta olacaktır.

Beklenen Marmara depreminde, bu tesislerin zarar görmesi ve bu tehlikeli kimyasal atıkların Marmara denizine dökülmesi ile tam bir çevre felaketi yaşanacaktır.Bu tesisten dolayı,  toprağımızın, denizimizin, havamızın kirleneceği ve yaşam şartlarımızın tehlikeye gireceği kesin bir şekilde ortadadır.

Denizin içine yapılması planlanan 750 metrelik iskele Marmara denizindeki gemi trafiği artıracak, atıklarını denize bırakıp , su altı ve su üstü yaşamını kötü bir şekilde etkileyecektir.Bu depolama tesisine, deniz yolu ile tankerlerle getirilen kimyasal atıklar, boşaltıldıktan sonra, gemilerin yıkanması nasıl ve nerede yapılacaktır?.Temizlik anında çıkan kimyasal atık bulanmış sular nereye dökülecektir?, gemilerin içinde kalan kimyasal su atıkları nereye boşaltılacaktır ?

Bu kimyasal atık depolama tesisi tamamen Marmara denizi ile iç içe olacaktır ve çevreyi yaşanmaz hale getirecektir.Avrupalı gelişmiş ülkeler kendi pisliklerini kendi ülkelerinde depolasınlar. Türkiye’mizin, Marmara’mızın, Körfezimizin, Avrupalı gelişmiş ülkelerin kimyasal atıkları ile kirletilmesine asla izin vermeyeceğiz.Bu tesisin kurulması halinde YALOVA, KOCAELİ, İSTANBUL çevresi havadan, karadan ve denizden çok büyük bir, çevre felaketine açık hale gelecektir.

Biz bu topraklarda doğduk, bu topraklarda sağlıklı bir yaşam sürmek istiyoruz. Bu topraklar bizim yaşam alanımızdır. Bizler insan hakları savunucuları olarak, var olduğumuz sürece sermaye çevreleri rahat hareket edemeyeceklerdir.Bu işin takipçisiyiz, bu konuda Kocaeli’nde yapılan ilk açıklama oldu.Fakat bu niyetlerinden vaz geçmezlerse, iyi bilsinler ki ardından daha bir çok açıklama ve tepki gelecektir.Birilerinin para kazanmak için bizim sağlığımızla ve yaşamımızla oynamasına susmayacağız, halkımızı bilinçlendirmeye ve bilgilendirmeye devam edeceğiz.
Katıldığınız için hepinize teşekkür ediyoruz.

İDEBİR
İnsani Değerlerleri  Birleştirme ve Yükseltme Derneği
 Üyesi Behlül Metin

12 Ağustos 2011 Cuma

TEPKİ BÜYÜYOR

http://www.mansetkocaeli.com/manset/poscoya-tepkiler-buyuyor-4702.html

GELECEĞİMİZ İÇİN, KOCAELİ’NİN YAŞANABİLİR BİR SANAYİ KENTİ OLMASI İÇİN!


Yaklaşık sekiz ay önce;
Kentleşme ve çevre odaklı sorunlar ile boğuşan kentimizin sanayiye verecek toprağının kalmadığını ifade etmiş ve “bu kentin geleceğini planlama ve uygulama yetkisine sahip olan yöneticilerin, sorumlu kurum ve kuruluşların, kentin mevcut sorunlarını ve bu kentin yaşayanlarının görüşlerini yok sayan anlayışlarını sürdürmek gibi bir tavır içerisinde olmadıklarına inanmak istiyoruz.” demiş ve sanayi kenti Kocaeli’nin artık yeni bir sanayi politikası izlemesi gerektiğini tekrar tekrar hatırlatmaya çalışmıştık. Ancak, sesimizi duyan olmadı!
Bu defa,  “sanayi kenti Kocaeli’ni yaşanabilir kılmak için” yazılı bilgi, belge ve görüşler ile kente katkı sunmayı hedefledik ve aylar süren bilimsel destekli çalışmalar ile, kenti; sanayi, nüfus, yoğunluk, planlama, yapılaşma, mevzuat, arz-talep, istihdam, ekonomi gibi kriterler ile yeniden masaya yatırdık ve oluşan sonuç rapor ile haklı olduğumuzu bir kez daha gördük. Bu çalışmanın en çarpıcı tablosu nüfus ve yüzölçümü kriterleri olmuştur.
·  Ülkemizde nüfus yoğunluğu ortalaması, kilometrekareye 96 kişidir. Yüz ölçümü en küçük sanayi kenti olan Kocaeli’de 432 kişidir ve bu sayı planlama öngörülerinin gerçekleşmesi halinde 2023 yılında 1100 kişi olacaktır.
·  Toplam OSB alanları açısından, Kocaeli yine en küçük yüzölçümünde, en çok OSB alanına sahip kenttir.
Kısaca, Kocaeli’nin diğer kentlere oranla az olan topraklarına nüfus ve sanayi yığılmıştır. Bu yığılmayı planlama ile açıklamak mümkün değildir. Sanayinin her artışında kent göç alacak, bu yığılma artacak ve sonuçta ne tarım, ne yeşil alan, ne de insanca yaşam alanı kalmayacaktır.


İzmit Körfezi kıyılarındaki yatırımlar, portlar, dolgular, orman alanlarındaki taş ocakları, tarım alanlarının yok oluşu-sanayiye dönüşümü, yanlış planlanan-plansız OSB alanları, sürekli büyümeye çalışan, teknolojilerini rehabilite etmeyen sanayi tesisleri, Avrupa’nın en büyük depolama tesislerinin İzmit Kördezi’ne yerleşme isteği…  Kente dair hızla gelişen ve bizim sorun olarak adlandırdığımız ardı sıra gelen yatırım talepleri giderek çoğalmaktadır. Bu süreçte, çok önemli bir örnek olarak gördüğümüz Posco isimli firma da, tarım ve hayvancılığın halen devam ettiği Alikahya beldesinde ısrarla var olma talebini gerçekleştirmeye çalışmaktadır. Alikahya beldesini tarım ve hayvancılıktan koparıp, bir sanayi beldesi yapma ısrarında görünen kent planlarımız da bu süreci ne yazık ki desteklemektedir. Yine sanayi için insan yaşamı göz ardı edilmektedir.
15 ağustos pazartesi günü bu tesisin ÇED raporu bakanlıkça değerlendirilecek ve Kocaeli’nin ya kazanacağı ya da kaybedeceği ÇED sürecinin bir aşaması daha gerçekleşmiş olacaktır. Kent dinamiklerinin neredeyse tamamının karşı duruşuna rağmen, tesisin Çevresel Etki Raporunun kabulü halinde, henüz dolmamış olan Alikahya’nın yanlış planlanmış olan sanayi alanlarına birçok yatırımcı, benzer raporlar ile kolaylıkla gelecektir.
15 Ağustos’ta değerlendirilecek olan bu raporda; firma, beldenin ve çevresindeki köylerin tarım potansiyelinden hiç bahsetmemekte, vaat ettiği 1000 kişilik istihdamı, var olmasının önemli bir gerekçesi olarak göstermekte, çevreye zararsız bir tesis oluşunu ise Kore’de konuk ettiği yerel basının gazetelere yansıyan övgü dolu sözleri ile ifade etmektedir. Çevresel etkileri için, emisyon, atık, kirlilik ve benzeri olumsuzluklar için, alacağı önlemler de raporda yer alsa da, kentte yaşadığımız örneklere ve OSB mevzuatına bakıldığında, Organize Sanayi alanlarında bu tedbirlerin kontrolü ve denetimi neredeyse mümkün değildir. Kaldı ki; göç, nüfus ve ulaşım yoğunluğu gibi kentleşme sorunlarının ortadan kalkması da ne bir tesisin ne de bir raporun gücü ile mümkündür. 15 Ağustos ve sonrası süreçte, bu yatırımlara izin veren tutum ve yaşamımızı tehdit eden,daraltan tüm benzer girişimler karşısında, demokratik ve yasal tüm olanaklarımızla mücadele kararlığında olduğumuzu bir kez daha vurguluyoruz.
Kentin yılda bir kez afetleri hatırladığı 17 Ağustos tarihine yaklaşırken, yaşanabilir sanayi kenti yerine, sanayi kaynaklı yaşam riskleri taşıyan bir kent olmak istemiyoruz.

 “Sesimizi Duyan Var mı”?

2004 “Yaşanan Ve Yaşatan Sanayi Kenti Kocaeli” çalıştayında  “Bu kent sanayiye doymuştur. Bir tek sanayi kuruluşu bile ilave olmamalıdır” taahhüdünde bulunan ve bu taahhüde imza atan; kentin valisini, belediye başkanlarını, bakanlarını, milletvekillerini, gazeteleri, odaları, dernekleri, fakülteleri ve diğer kurumları, tüm katılımcıları görevlerini yerine getirmeye, özellikle de bugün fikir değiştirenleri de toplumsal sorumlulukları ile hareket etmeye davet ediyoruz.
Kocaeli Çevre Hareketi


31 Temmuz 2011 Pazar

KOCAELİ'DE POSCO'YA HAYIR EYLEMİ




Yerel gündemle ilgili olarak,Kocaeli’nin Alikahya bölgesinde yapılması planlanan POSCO adlı Koreli bir firmaya ait demir çelik tesisinin kurulmasına karşı çıkılan bir basın açıklamasını protesto eden bir açıklamada yapıldı.hava kirliliğini, kamyonların yayacağı egzoz gazlarının kirliliğini sis bombası ve hava kirliliğini haber veren siren sesleriyle canlandıran eylemde, ellerinde, “kanserden ölmek istemiyoruz”, “Kocaeli de böyle yaşamak istemiyoruz” pankartları tutan vatandaşlar, yüzlerine de maske geçirerek, Kocaeli’de önlem alınmazsa ilerde durumun böyle olacağını, kanser vakalarından ölümlerin hızla artacağını, bunun istenmediğinin mesajını verdiler. POSCOYA Hayır pankartları taşıdılar.Kocaeli Çevre İnisiyatifi adına Mehmet Toker bir açıklama yaparken, KYÖD Başkanı Numan Gülşah’da eyleme destek verdi.
------------------ 
BASIN AÇIKLAMASININ TAM METNİ:
Kısa adı ( EMİRDER ) olan KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ’inin basın açıklamasıdır 

Alikahya ve çevresinde hayatı olumsuz yönde etkileyecek ve Kartepe ilçesi, de dâhil olmak üzere çevre yerleşim birimleri zehir solumak zorunda kalacaktır.

Dil ovasından sonra en fazla kanser vakası görülen bölge Alikahya ve Köseköy bölgeleridir, bu bölgelerde yeterli derecede fabrikalar zaten mevcuttur, yeni bir demir çelik fabrikası bölgenin yok olması demektir, demir çelik fabrikasının ileriki dönemde diğer fabrikalar gibi büyüyüp çevre için daha büyük bir tehdit oluşturacaktır.






Demir çelik fabrikasının yerleşim birimlerine yakın kurulması cennet gibi ilçemiz Kartepe’ yi yok etmek demektir, fabrikadan yayılacak duman ve toz bulutları, gelip giden taşıma araçlarının egzoz gazları ile hava kirliliği bölgemizde büyük sorunlara yol açacaktır.

Her ne kadar sorunsuz bir fabrika görüntüsü çizilse’de bu fabrika bir demir çelik fabrikasıdır asla sıfır zararla çalışmayacaktır, fabrikanın çevremize ve insanlarımıza vereceği zarar fabrika kurulmadan evvel tartışılmalı ve bu fabrikanın yerleşim birimlerinin içine kurulmaması gerekmektedir.

Fabrikaların hala bu bölgelerde kurulmasını anlamış değiliz, demir çelik fabrikası POSCO yerleşim birimlerinin içine değil de daha müsait çorak arazilere ve yerleşim birimlerinin dışına kurulmalıdır.

POSCO demir çelik fabrikasının kurulmak istenen bölgesinde oturan duyarlı halkımızı bu fabrikanın yerleşim birimlerinin yakınına dahi kurulmaması için mücadeleye çağırıyoruz.

POSCO demir çelik fabrikasını kuracak olan sermaye ve kapitalist çevreler halkımızın sağlığını hiç düşünmemektedir, demir çelik fabrikası demek çevrenin ve insanlarımızın büyük zararlar görmesi demektir.

POSCO demir çelik fabrikası Hindistan’ın ODİSHA eyaletinde JAGATSİNPUR bölgesinde kurmak için uğraştığı fabrikasını bölge köylüleri köy girişinde 6 yıldır tuttukları nöbet ile engellemektedirler, Hindistan’da 6 yıldır direnen köylüler POSCO’ya satılan topraklarını geri almak ve fabrikanın kurulmasını engellemek için tam 6 yıldır mücadele vermektedirler, fakat aynı kararlılık ve mücadeleyi bizim halkımızda görememekteyiz.

Hindistanlı mücadeleci köylülere verdikleri mücadeleden dolayı şu ana kadar çeşitli kişi ve kurumlarca 800 civarında dava açılmıştır, 6 yıldır topraklarını emperyalist para babalarına kaptırmamak ve çevreye zararlı bir fabrikayı topraklarına kurdurmamak için mücadele eden Hindistanlı köylüleri gösterdikleri onurlu mücadeleden dolayı kutluyoruz.

Ve aynı duyarlılığı çok geç olmadan Alikahyalı ve Köseköy’lü halkımızdan’da bekliyoruz, çok geç olmadan bu fabrikanın başka çorak ve verimsiz bölgelere kaydırılması için mücadeleye başlanması gerekiyor, eğer mücadelede geç kalırsak oturduğumuz ve yaşam sürdüğümüz bölgeyi kapitalist para babalarına kaptırdığımız an, geleceğimizi yok etmiş oluruz.
( EMİRDER )
KOCAELİ KARTEPE İNSAN HAKLARI DAYANIŞMA DERNEĞİ 
BAŞKAN 
ALİ AKBAŞ
www.emirder.tr.gg aliakbasmsn@hotmail.com 
-- 
Kocaeli İnanç Özgürlüğü Platformu,Kocaeli Gönüllü Kültür Teşekkülleri Platformu,Kocaeli Sivil Anayasa Platformu ortak mail adresidir. Kocaeli ile ilgili etkinlik ve haber maillerinizi bu adrese yollayabilirsiniz.

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Yavaş ve Sessiz Olur Akarsuların Ölümü-X : TEMA bu işin neresinde?


Karakter bir ağaç gibidir ve şöhret de onun gölgesi,
Gölge, olduğunu düşündüğümüzdür; ağaç ise gerçeğin kendisi.
Abraham Lincoln


Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı ya da kısa adıyla TEMA. Kendi söyleyişleriyle ülkemizin  en büyük sivil toplum kuruluşu.

Geçmişi 11 Eylül 1992 tarihine uzanan vakfın kurucuları arasında, “toprak dede” adı yakıştırılan Hayrettin KARACA ile gerçek doğa dostu ve Tekfen Holding kurucu ortaklarından Ali Nihat GÖKYİĞİT başta olmak üzere toplum tarafından tanınan 26 işadamı ve sanayici de bulunmaktadır.

Kurulduğu günden bu yana TEMA Vakfı ya tek olarak ya da diğer sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte, ülkemizin gerek erozyonu önleme ve ağaçlandırma gerekse doğal varlıkları koruma konusunda önemli iş ve eylemlere imza atmıştır.

TEMA’nın HES Raporu

TEMA’nın dokuz uzmana hazırlattığı ve Eylül 2009 tarihini taşıyan “TEMA Vakfı’nın Nehir Tipi HES’ler Görüşü” başlıklı 6 sayfalık raporunda, Nehir Tipi HES’ler artısı ve eksisiyle irdelenerek bir görüş ortaya konmuş. Raporun “sorunlar” kısmında daha önce HES’lerin etkileri konusunda bilinen saptamalar tekrarlanmakta;  “öneriler” kısmında ise, bütüncül havza planlamasının tüm meslek ve sivil toplum kuruluşlarının görüş ve katkısı sağlanarak yapılması; projelerin tek tek değil toplam etkileri göz önüne alınarak irdelenmesi; ekolojik planlama, etkili denetim ve izleme çalışmalarının yasal/kamuoyu gözetimi eşliğinde sürdürülmesi; yerel halkın bilgilendirilmesi; can suyunun durumsallık yaklaşımına göre hesaplanması; EPDK, DSİ ve Orman Genel Müdürlüğü’nün proje izni vermeden önce ilgili yerel kurum ve kuruluşlardan görüş istemesi; mutlaka havza ve akarsu gözlem analizlerine göre bilimsel çalışılması; su kullanım hakkı ile ilgili proje sahiplerinin yükümlülüklerinin yerinde ve etkili bir denetim sistemi ile gözlenmesi; HES projesinden etkilenebilecek tarihi-kültürel ve doğal varlıkların Bölge Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurullarına bildirilmesi gibi 10 maddeden oluşan bir liste yer almaktadır.

TEMA nerede?

TEMA’nın böylesi bir rapor sonucunda, hala hızla devam etmekte olan HES projeleri ile ilgili bir girişimini/eylemini/kampanyasını gören, duyan ya da bilen var mı? Kendi adıma ben ne gördüm, ne duydum ne de biliyorum!!!

TEMA’nın amaçları arasında doğal varlıkları korumak yer almıyor mu? Kesilen ağaçları, bozulan sucul ve karacıl ekosistemleri, yok olan endemik ya da yerel balık türlerini, boşaltılan yerleşim yerlerini ve o yerlerde yaşayan insanları, tahrip edilen tarihsel, kültürel ve arkeolojik alanları korumak/kollamak yok mu TEMA’nın amaç ve uğraşları arasında?
…mış gibi yapmak

İnsanların beni en çok üzen ve hayrete düşüren davranışları arasında “...mış gibi yapmak” gelir. Doğal olarak önemli kurum ve kuruluşların da.

Ne yazık ki TEMA da bu saydıklarım arasına girmiş bulunuyor. Yani, HES’lerin olumsuz etkileri raporda belirtilmiş olmasına ve buna karşı alınacak önlemlerin sıralanmasına karşın,  herhangi bir mücadeleye girmeden, girmiş gibi görünmek. Ya da karşıymış gibi durup da, açıkça tavır almamak.

İnsanlar gibi kurum ve kuruluşlar da net ve açık olmalı ki, insanların gözünde bir değer kazanarak daha önemli bir konuma gelsinler. Ancak, kurum ve kuruluşlar da insanlar gibi doğar, büyür/gelişir ve sonuçta o dönülmez sona erişirler. Özellikle topluma güven vermeyen, toplumun istek ve gereksinmelerine kulak tıkayan ve “...mış gibi” yapan kurum ve kuruluşlar daha çabuk yıpranır ve o dönülmez sürece daha çabuk yaklaşırlar.

Üç olasılık

Standart ölçütlerde üretim yapan işletmeleri üç olasılık beklediğini söyler dururum öğrencilerime : Birincisi aynı standartlarda üretimi sürdürmek. Ancak, rakipler daha iyisini daha ucuza yaparlarsa, standart ölçütlerde üretim yapmak işletmeler için sonun başlangıcı olur. İkincisi, standartların  gerisine düşmek. Bu durumda, işletme kapanma ya da yok olma sürecine girer. Üçüncüsü ise, standartların üzerinde daha kaliteli ve uygun fiyatla daha iyisini üretmek. Aslında birinci ve ikinci olasılıklar işletmeler ya da kurum/kuruluşlar için birer sorundur. Geriye tek bir olasılık kalmaktadır : Daha iyisini ve kalitelisini, daha uygun maliyetle üretmek. Buradaki üretim mal ya da hizmet olarak düşünülmelidir. Dolayısıyla, hizmet üreten işletmeler/kurumlar ya da kuruluşlar her zaman daha iyi hizmet üretmenin yol ve yöntemlerini aramalı ve bu yolda uğraş vermelidirler. Aynı  durum kar amacı gütmeyen işletmeler ve dolayısıyla TEMA için de geçerlidir…